2024 Küresel İklim Riskleri: İklim Değişikliğinin Eşik Noktalarına Dikkat
2024 Küresel İklim Riskleri: İklim Değişikliğinin Eşik Noktalarına Dikkat
İklim değişikliği ve etkileri, 2024 yılında da insanlık ve doğal ekosistemler için büyük tehditler oluşturmaya devam edebildiği görülmektedir. Dünya Ekonomik Forumu’nun (World Economic Forum) 2024 Küresel Risk Raporunda iklim değişikliğinin yarattığı üç kritik riske dikkat çekildiği görülebilir. Bu risklere aşırı hava olayları, dünya sistemlerindeki kritik değişimler ve biyolojik çeşitlilik kaybı olarak yer verilmiştir. Dünya Ekonomik Forumu (World Economic Forum) web sitesinde[1] yayınlanmış olan 11 Ocak 2024 tarihli içerikte bu riskler aşağıdaki şekilde ifade edilmiştir;
“Dünya Ekonomik Forumu’nun 2024 Küresel Riskler Raporu, insanlığı tehdit eden üç önemli iklim sorununu kritik zorluklar olarak adlandırıyor: Aşırı hava olayları, bu yıl yeni eklenen dünya sistemlerindeki kritik değişimler ve biyolojik çeşitlilik kaybı ile ekosistem çöküşü.”[2]
Aynı zamanda geri dönülmez ekolojik yıkımlara neden olabilecek bu risklerin kritik eşik noktalarına da (tipping point) işaret edilmektedir.
2024 yılının muhtemelen kaydedilen en sıcak yıl olma yolunda ilerlediği görülebilir. Carbon Brief Clear and Climate web sitesinde[3] 24 Temmuz 2024 tarihinde yayınlanan içerik, bu durumu aşağıdaki şekilde ifade etmiştir;
“Yılın yarısına ait veriler mevcutken, Carbon Brief, 2024'ün 2023'ü geçerek kaydedilen en sıcak yıl olma olasılığının yaklaşık %95 olduğunu belirledi.”[4]
The weather web sitesinde[5] 16/10/2024 tarihinde yayınlaşmış içerikte ise Timothy McGill’e göre bu durum şu şekilde ifade edilmiştir;
“Gezegenimizin yılbaşından itibaren (Ocak-Eylül 2024) küresel ortalama sıcaklığı, 1991-2020 ortalamasının 1.28 derece üzerinde seyrediyor ve bu, bu dönem için kaydedilen en yüksek sıcaklık olarak 2023'ü biraz daha fazla bir farkla geride bırakıyor.”[6]
Bu durumun, aşırı hava olaylarının şiddetini ve sıklığını artırarak dünya çapında kuraklıklar, seller, fırtınalar gibi afetlerin artmasına yol açabileceği aşikârdır. El Niño fenomeni etkisiyle bu sıcaklıkların daha da yükselmesi ve küresel yüzey sıcaklıklarında önemli anomalilerin gerçekleşmesi söz konusu olabilir.
Yeryüzündeki, ekosistem başta olmak üzere tüm sistemlerde kritik eşik noktalarının aşılması durumunda bu söz konusu sistemlerde geri dönüşü olmayan yeni yapılanmaların oluşması mümkündür. Dolayısıyla tüm sistemler için bu eşik noktaların aşılmaması yönündeki tedbirlerin hayati önem arz ettiğini görmek mümkündür.
ScienceDaily web sitesinde[1] 10.10.2024 tarihinde yayınlanmış olan içerikte bu durum aşağıdaki şekilde ifade edilmiştir;
“Dünya üzerindeki tatlı su göllerinin iklim değişikliği nedeniyle daha kısa süreler boyunca donduğu belirtiliyor. Carnegie Science'den Stephanie Hampton'ın liderliğindeki uluslararası bir araştırma ekibi tarafından yapılan yeni bir incelemeye göre, bu değişim, insan güvenliği, su kalitesi, biyolojik çeşitlilik ve küresel besin döngüleri üzerinde büyük etkiler yaratıyor.”[2]
Kritik değerlerin aşıldığı sistemlerde yer alan unsurların fonksiyonlarının nitelikleri ve bu unsurların söz konusu sistemlerde kapladıkları hacim, başka bir değişle bu fonksiyonların bu sistemler içerisinde sahip olduğu etkilerin toplam boyutu, yaratılacak etkilerin de boyutlarını belirler. Mercan resifleri bu duruma örnek gösterilebilecek bir unsur olarak görülebilir. Dünya Ekonomik Forumu (World Economic Forum) web sitesinde (bkz. dipnot1) yayınlanmış olan 11 Ocak 2024 tarihli içerikte bu riskler aşağıdaki şekilde ifade edilmiştir;
“Örneğin, bilim insanları 1,5°C'lik bir dünyada mercan resiflerinin %99'unun hayatta kalamayacağını tahmin ediyor, ancak bu eşik, IPCC senaryolarının neredeyse tamamında 2030'ların başında aşılacak. Bu, düşük enlemlerdeki mercan resiflerinin ölümü ile Dünya sistemlerinde kritik bir değişime yol açacaktır.”[3]
“Mercan resifleri, kıyı şeridindeki toplulukları fırtına dalgalarından koruyan doğal bir bariyer sağlar ve onların yokluğunda aşırı hava olaylarının yarattığı hasarın ciddiyeti ve kapsamı artacaktır.”[4]
“Mercan resifleri söz konusu olduğunda, tüm deniz yaşamının %25'i yaşam döngüsünün bir noktasında mercan resiflerine bağımlıdır. Bu, onların çöküşünün deniz ekosistemlerinin temel yapısını, turizmi ve küresel gıda güvenliğini köklü bir şekilde baltalayacağı anlamına gelir.”[5]
Görülmektedir ki önüne geçilmeye çalışılan bu 1.5°C’lik küresel ısınma seviyesinin gerçekleşmesi durumunda, bu hassas ekosistemlerin büyük ölçüde yok olabilmesi mümkündür. Deniz yaşamının dörtte birine ev sahipliği yapan ve kıyı şeridindeki toplulukları fırtına dalgalarından koruyan doğal bariyerler niteliğindeki bu mercanların yok olması dönüşü olmayan yeni bir felaket sürecine girilmesine sebep olabilir. Dolayısıyla önüne geçilmesi gereken bu mercan resifi kayıplarının gerçekleşmesi durumunda, deniz ekosistemlerinde zincirleme bir yıkımın başlamasının kaçınılmaz olduğu düşünülebilir.
Geri dönüşü olmayan bu felaket senaryolarının yalnızca deniz ekosistemleri ile sınırlı kalmayacağının düşünülmesi gerekir. Bu noktada biyolojik çeşitlilik kaybı, iklim değişikliğiyle doğrudan bağlantılı bir başka büyük risk örneği olarak ortaya çıkar. Mercanların yok olması gibi olaylar, deniz ekosistemlerinde domino etkisi yaratırken, karasal ekosistemlerde de benzer tehditler söz konusu olabilir. Bu tehditlerin boyutları tahmin edilenin çok ötesinde olabileceği gibi gerekli önlemler alınmak istendiğinde söz konusu kritik eşikler aşılmış da olabilir. Bu da, mücadele edilemez medeniyet yıkımlarına sebep olabilir.
Dünya Ekonomik Forumu (World Economic Forum) web sitesinde (bkz. dipnot1) yayınlanmış olan 11 Ocak 2024 tarihli içerikte bu riskler aşağıdaki şekilde ifade edilmiştir;
“Dünya sistemlerinde ani ve geri döndürülemez değişiklikler, daha aşırı hava olaylarına ve yeni iklimlere iyi uyum sağlamamış ekosistemlerin çöküşü riskine yol açıyor.”[1]
“Jared Diamond’ın "Collapse of Civilisation" (Medeniyetlerin Çöküşü) kitabında, tarih boyunca insanların neden hayatlarını ve toplumlarını mahvettiğini açıklayan beş maddelik bir çerçeve çiziyor. Bu maddelerin üçü çevresel: çevresel hasar, iklim değişikliği ve toplumun çevresel sorunlara yanıt verememesi.”[2]
Sonuç olarak 2024 yılı, iklim değişikliği risklerinin daha önce görülmemiş boyutlara ulaştığı bir döneme girildiğini gösteriyor. Bu risklerin yönetilmesi ve azaltılması için küresel ölçekte koordineli ve hızlı aksiyonlar alınması gerektiği açık, net ve tartışmasızdır. Gerek karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik politikaların, gerekse biyolojik çeşitliliği korumaya yönelik uygulamaların, yaklaşan bu felaketleri önlemek adına atılacak temel adımlar olduğu görülebilir. İklim değişikliği ile mücadele süreçlerinde her ne kadar azaltım ve uyumluluk süreçlerinin bir denge içerisinde ilerlemesi gereken bir süreç içerisinde bulunulduğunu düşünmek mümkündür. Fakat küresel boyutta var olan medeniyetin ve yeryüzündeki sistemlerin son bulmasına sebep olabilecek böyle geri dönüşü olmayan süreçlerin önüne geçilmesi için atılması gereken adımlara zaman zaman ağırlık verilmesi gerektiği görülebilir.
[1]_https://www.weforum.org/agenda/2024/01/climate-risks-are-finally-front-and-centre-of-the-global-consciousness/
[2] The World Economic Forum’s Global Risks Report 2024 named three key climate issues as critical challenges facing humanity: Extreme weather events, critical change to Earth systems — which is a new entrant this year — and biodiversity loss and ecosystem collapse
[3] https://www.carbonbrief.org/state-of-the-climate-2024-now-very-likely-to-be-warmest-year-on-record/
[4] With half the year of data now available, Carbon Brief has determined that there is now an approximately 95% chance that 2024 will beat 2023 and be the warmest year on record, based on Copernicus/ECMWF’s ERA5 dataset
[5] https://www.theweather.com/news/trending/september-sizzled-earth-the-second-warmest-setpember-on-record-virtually-guarantees-2024-to-be-earths-warmest-year-on-record.html
[6] Our planet’s year-to-date (January-September 2024) global-average temperature is now 1.28 degrees above the 1991-2020 average, making it the warmest on record for the period and surpassing 2023 by just over a third of a degree.
[7] https://www.sciencedaily.com/news/earth_climate/climate/
[8] The world's freshwater lakes are freezing over for shorter periods of time due to climate change. This shift has major implications for human safety, as well as water quality, biodiversity, and global nutrient cycles, according to a new review from an international team of researchers led by Carnegie Science's Stephanie Hampton.
[9] For example, scientists estimate that 99% of coral reefs will not survive a 1.5°C world, yet this threshold will be crossed in nearly all IPCC scenarios in the early 2030s. This will lead to a critical change in Earth systems, as the die-off of low-latitude coral reefs is a climate tipping point.
[10] Coral reefs offer an effective barrier to extreme weather from coastal storm surges, and so the gravity and extent of extreme weather damage will grow in their absence.
[11] In the case of coral reefs, 25% of all marine life is dependent on coral reefs at some point in their life cycle. This means their collapse fundamentally undermines the underlying structure of marine ecosystems, tourism and global food security.
[12] Abrupt and irreversible changes to Earth systems lead to more extreme weather events and risk collapses in ecosystems that are not well adapted to new climates.
[13] In Jared Diamond’s Collapse of Civilisation, he outlines a five point framework that explain why humans have destroyed their lives and societies throughout history. Three of the five are environmental: environmental damage, climate change and society’s inability to respond to environmental problems.